Ihlamur
Rahmetli dayımın evinde ıhlamur hiç noksan olmazdı. Hatta diyebilirim ki dayımın evine girdiğimde aldığım ilk koku ıhlamur kokusu olurdu. Sobanın üstündeki kalaylı bir bakır çaydanlıkta ıhlamur kaynar, büyükçe cam bardaklara dökülen ıhlamur suyunun rengi tıpkı yukarıdaki resimdeki gibi olurdu. Bu sudan bir bardak da bana doldurulup, içine "Turhal şekeri" de atılınca dünyalar benim olurdu. Esâsen iklim olarak ıhlamur ağcının büyümesi için elverişli olmasına rağmen ne köyümüzde, ne de çevre köylerde ve şehirde ıhlamur yetiştirilmediğinden olsa gerek, kokusuyla lâtif, suyunun tadıyla leziz bu aziz bitki çocuk dünyama oldukça egzotik gelirdi. Sanki masallardan çalınmış gibiydi... Çocukluğumun koklu hâfızasına sinmiş bu râyiha sebebiyle midir bilinmez, ıhlamuru pek bir severim. Ihlamur ağacıyla ilk resmî tanışmam yirmili yaşlarımda iken Yüksek İhtisas Hastanesi'nde çalışırken gerçekleşti. Bu Hastane Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin hemen doğusunda idi. Hastaneye gitmek için ...