Kayıtlar

Gezi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

45 yıl öncesine -Bünyan'a- yolculuk

Resim
Nasıl yâni, zamanda yolculuk mu yaptın, dediğinizi duyar gibiyim. Sene 1980. Adana Kozan'dan Kayseri Bünyan'a tâyin olmuştum; laboratuvar teknisyeni olarak. Önce Sümerbank fabrikasının hemen altında bahçe içerisinde bir evde 4 ay oturduktan sonra, halk arasında " maacir mahallesi " denilen Cumhuriyet Mahallesi'nde bir eve taşındım. İş yerim ile evimin arası yürüme mesafesi ile 10 dakika idi. Aslî görevim laboratuvar teknisyenliği olmasına rağmen, personel yokluğundan Bünyan'da bu görevimin yanında çevre sağlığı teknisyenliği yaparak esnaf kontrolü de yaptım, toplum sağlığı memuru olarak evlenme raporu verip 15 köyün aşılamasını da... Kayseri'ye 47 km. mesâfedeki Bünyan yeşillikler içinde küçük, şirin bir orta Anadolu ilçesiydi. Hayatımdaki pek çok önemli olay orada gerçekleşti. Orada evlendim, ilk kızım orada doğdu. "Cıvıklı" ile orada tanıştım. Göçmenlerin samimiyetini ve sıcaklığını orada gördüm. Aradan 45 sene geçtikten sonra sevgili Bünyan...

Ankara'dan Doğu Karadeniz'e Yolculuk

Resim
Muhtelif sebeplerle Ankara'dan   Elmadağ, Kırıkkale, Sungurlu, Çorum, Havza, Merzifon, Samsun, Çarşamba, Ünye, Fatsa, Ordu, Piraziz ve Bulancak güzergâhı ile hedefi Giresun olan 615 km'lik bir yolculuğa çıktım. Yolculuk güzergâhımız Altıyüz küsur kilometrelik bu güzergâhtaki yollar o kadar değişken ki anlamak ve anlatmak mümkün değil. Bâzı yerlerde yol sathı oldukça bozuk ve delik deşik iken bâzı yerlerde kaymak gibi. Sanırsınız ki bu yollar farklı farklı ülkelere ait. Gerçekten, Ankara'dan Elmadağ'a tırmanırken gidilen yol hele hele Elmadağ'a varmadan ve geçinceye kadarki kısım delik-deşik. Sanırsınız ki bir savaştan çıkmış. Bir diğer sıkıntılı husus "hız sınırlama"ları. Şüphesiz ki karayollarında hız sınırlamaları olmalı ve insanlar buna uymalı. Ama bizim yollardaki azamî  hız sınırlamaları ömre bedel... Gülü seven dikenine katlanır diyerek yola devam ediyoruz amma dikenden savaş gazisine dönmüş olarak... Çorum'dan transit geçmek Ara ara "iğne y...

Yeşillerin Memleketi Taşkesti (Bolu, Mudurnu)

Resim
Şehirlerde pek hissetmediğimiz baharı "yerinde" hissetmek ve yaşamak için birkaç günlüğüne Ankara'dan kaçtım. İçanadolu bölgesinden Karadeniz bölgesine geçişi en kısa şekilde anlamak üzere yapılabilecek bir yolculukla Karadeniz bölgesinin en batı ucundaki Bolu Mudurnu'nun Taşkesti beldesindeyim. Burası termal sular diyarı. Derelerin yakınından geçerken termal suların kükürtlü kokusu hissediliyor. Tarih 1 Mayıs; eskiden "bahar bayramı" diye kutlanırdı. Hava bulutlu. Hatta bulutlar yere inmiş bile denilebilir. Ağaçlı tepelere sis inmiş, hafiften yağmur çiseliyor. Baharın canlandırdığı tabiat usul usul yağan yağmurda daha da canlı... Yağmurla yıkanan tabiatta yeşilin bin rengini görmek mümkün. Çamların koyu yeşil rengi ile bodur fındık ağaçlarının çılgın yeşili iki kutupta. Araya diğer yeşil tonları empresyonist bir ressamın fırçasından çıkmışçasına serpiştirilmiş. Çayırlar bu yeşil deryasının halısı gibi her yanı kaplamış. Hemen şurada bir elma ağacının çiçekl...

Çifte Minâreli Medrese - Erzurum

Resim
  Erzurum Çifte Minâreli Medrese kuzey cephe (giriş) Nasıl ebrû için "su üstünde nakış" deniliyorsa, Selçuklu sanatında taş işçiliği için "taşın çiçeğe tahvili" denilse gerektir. Türkiye'de iki adet çifte minâreli medrese bulunmaktadır; bunlardan birisi Sivas'ta, diğeri ise Erzurum'dadır. Her iki medrese de İlhanlı dönemi Selçuklu eseridir. Erzurum'daki binânın bir inşâ kitâbesi ve vakfiyesi bulunmadığı için yapılış târihi ve bânisi kesin olarak belli değildir. Evliya Çelebinin dahi net bir bilgi veremediği bu konuda kafa yoranlar, yaklaşık olarak 1260'lı yıllardan 1310'lu yıllara kadar bir aralık vermektedirler. Bu Medrese hakkındaki çalışmalar arasında özellikle merhum Prof. Dr. Haluk KARAMAĞARALI hocanın "Erzurum'daki Hâtuniye Medresesi'nin Tarihi ve Bânisi Hakkında Mülâhazalar" başlıklı çalışması muhteşemidir.(1) Erzurum Çifte Minâreli Medrese kuzey cephenin gece görünümü Erzurum'daki Çifte Minâreli Medrese, burasını...

Erzurum

Resim
  Aziziye Tabyalarından Erzurum'un görünümü Târih Erzurum, târih boyunca pek çok medeniyete ev sâhipliği yapmış. Kalkolotik çağdan başlamak üzere Karaz Kültürü, Hurriler, Hayaşa Kırallığı, Diauehi Kırallığı, Kmimmerler, İskitler, Medler, Persler, Büyük İskender, Selevkoslar, Romalılar, Selçuklular, Akkoyunlular derken 1514-1518 senelerinde Yavuz Sultan Selim tarafından yapılan savaşlardan sonra Erzen-i Rum'un Osmanlı hâkimiyetine girdiği; 1829, 1878 ve 1916'da üç defa Rus işgâline mâruz kaldığı, Rusya'daki Bolşevik İhtilâlinden sonra Ruslarca şehrin ve etrafının boşaltıldığı; Şehre, târih boyunca Karin, Garin, Karnoi Kalak, Theodosiopolis, Anastasiapolis, Kalikala, Erzen'ur Rum, Arzanur'Rum, Erzen-i Rum, Arz-ı Rum, Erz-i Rum, Erzerum gibi isimler verildiği belirtilmektedir. (1), (2) Coğrafya Doğu Anadolu bölgesinde Palandöken dağlarının kuzeyinde yaklaşık bin 900 metre râkımlı bir düzlükteki Erzurum şehri, Ülkemizde deniz seviyesinden en yüksek şehir olmak ünvân...