29 Haziran 2019 Cumartesi

Tagaddî

Başlığı okuduğunuzda İtalyanca bir kelîme olduğunu düşünüyorsunuz değil mi? Ben de öyle düşünmüş idim; ama değilmiş.
Çok değil onbeş yirmi yıl önce Ankara bu kadar "genişlememiş", bu kadar yayılmamıştı. Meselâ, birkaç ünlü otobüs firmasının kendilerine ait terminalleri vardı ve bu terminaller Eskişehir yolunun Ankara'ya eriştiği noktada idi. Bunlardan birisi şu an Armada alışveriş merkezinin hemen batısında şimdi Mövenpick otelinin olduğu yerde, diğeri de yolun karşısında idi; ki bugün hâlâ duruyor. Bu ikinci özel terminalin doğusunda -yanlış hatırlamıyorsam- tek katlı bir binada bir lokanta vardı ve ismi de "Tagaddi" idi. Gelip geçerken bu lokantanın ismini her okuduğumda ismi İtalyanca zanneder, Türkçe yerine bir başka lîsanda bir isim koydukları için işletmenin sâhiplerine kızgınlık duyardım.   Ne kadar yanılmışım... Yıllar sonra tagaddî kelîmesinin "gıda" kelîmesinden gelen ve gıdalanmak, beslenmek mânâsına gelen bir kelîme olduğunu öğrendim.
Ankara'daki pek çok eski şey gibi bu lokanta da yok artık; onun yerinde başka "modern" binalar var;  çok katlı, çok çıkıntılı, bina ismi ve dükkanlarının ismi tamamıyla yabancı "ticarî şaheserler" ...  Bir de bu lokantanın karşısında, Armada alışveriş merkezinin hemen doğusunda bahçesinde ulu ağaçlar olan iki katlı eski bir ev vardı. Şimdi yerinde beton ve raylar var. Bu evin ve o çevrenin hâtırası hâlâ hayalimi süsler; kaybolan diğer pek çok şey gibi...
Tekrar tadaddîye dönecek olursak, kulağa hoş gelen bir kelîme olduğu gibi, lokantasına bu ismi verenlere zamanında hiç araştırmadan, bilmeden ve önyargıyla kızgınlığımın bir kefâreti olarak yemek ve lokantalarla ilgili yazdıklarımı bu başlık altında toplamaya karar verdim.

Kebapçı Hacı Halit - Diyarbakır

  Diyarbakır Ulu Camiini ziyaretim esnasında acıkınca, etraftaki birkaç esnafa yemek yiyebileceğim iyi bir esnaf lokantası sordum ve hepsind...