Ihlamur
Ihlamur ağacıyla ilk resmî tanışmam yirmili yaşlarımda iken Yüksek İhtisas Hastanesi'nde çalışırken gerçekleşti. Bu Hastane Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin hemen doğusunda idi. Hastaneye gitmek için bu Fakültenin bahçesinin çevresinden geçerken ılık yaz havasında insanı mest eden kokular gelirdi burnunuza. Bir müddet sonra bu kokuların, Fakülte bahçesindeki ulu ıhlamur ağaçlarından geldiğini öğrendim ve platonik aşkımız ete kemiğe büründü... Hâlâ ıhlamurların çiçek açma vakti Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinin çevresinden geçer, hem bu baş döndürücü kokuyla hasret gideririm ve hem de gençlik hâtıralarımla.
Sair yiyeceklerdeki ıhlamur râyihasını da severim. Meselâ balın ıhlamur râyihalı olanı benim için baldan öte bir şey, âdeta sultanların yiyeceğidir. Baş döndürücüdür ıhlamur çiçeğinin kokusu. Alır ruhunuzu başka diyarlara götürür; pembe, eflâtun ve yeşil buğuların olduğu bir cennet iklimine...
Ihlamur suyu da bir o kadar hârikulâdedir. Şifâlı özelliği bir yana, kar yağarken bir bardak sıcacık ıhlamur suyu içmeden hayatınızda birşeylerin noksan olduğunu asla anlayamazsınız. Hem içinizi ısıtır, hem de kokusuyla ruhunuzu şenlendirir.