Kayıtlar

Ankara etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kurtboğazı Barajı - Ankara

Resim
İnternette video paylaşma sitelerinde en çok seyredilen vidolar, tabiat hayatına ilişkin olanlar. Kimi toprağı kazıp taş ve çamurdan bir kulübe inşa ediyor, kimi dağlarda ahşaptan bir ev yapıyor, kimi de dağlık bir yerde eskiden ahır olarak kullanılan taş bir binayı satın alıp yaşanılacak hâle getiriyor. Bu videolar milyonlarca kişi tarafından seyrediliyor... Acaba neden? İnsan, "modern" hayattan bu kadar sıkılmasa, tabiata, tabiatın kucağında bir hayata bu kadar hasret duyar mıydı...  Bunun en müşahhas örneği, hâkimlikten erken bir yaşta emekli olup, yaptığı doktorayı da yarım bırakarak kendisini gezmeye, tabiata adayan bir arkadaşımın hayatı. (Bu konuyu " Özüne sâhip bir hâkim ve bir gezgin " başlıklı yazımda okuyabilirsiniz.) Şehrin hep bir yerlere, birşeylere yetişme telâşı ile bulaşık hâli, araba gürültüleri ve klâkson seslerinin kulağınızdan başlayarak beyninize yaptığı biteviye ve insafsız saldırılar, dört duvarla insanları şeffaf hapishânelere mahkûm eden ya...

Hâdi Baba Kukla Kebap

Resim
Ankara'nın Cebeci Dörtyol semtinde bir Kukla Kebap lokântası vardı. Dörtyolda hemen Ziraat Bankası binasının arkasında mütevazı bir yerdi. Seneler içinde Cebeci Dörtyol'dan -iş ve hayat gereği- uzaklaşınca pek uğrayamaz olmuştum. Daha sonra Konya yolu üzerinde "modern" bir binada Kukla Kebap lokantası açılmıştı. Yıllar sonra bir hafta sonu gezmek üzere Hamamönü semtine gidince eski Kukla Kebap aklıma düştü, hâlâ çalışıyor mu diye bir bakmak istedim. Mâlum, bizde müesseseler pek uzun ömürlü olmazlar. Yeni nesillerce ya o iş sürdürülememiştir veya beğenilmediği için sürdürülmemiştir. Dörtyol ağzındaki Banka binası yıkılmış, oraya yeni bir inşaat başlanılmış. O civardaki birilerine pek de ümitli olmadan sordum Kukla Kebabı, biraz yukarıda olduğunu söylediler. Eski yerinden birkaç dakika daha kuzeyde Kestane Caddesi 43 numarada buldum lokantayı. İsmi, "Hâdi Baba Kukla Kebap" olmuş.    Hadi Baba Kukla Kebap lokantasının girişi Oturup "Kukla Kebap" sipar...

Eski Ankara

Resim
Güncelleme: 31.05.2024 Târihi oldukça eskilere kadar giden Ankara konusunda yazılanlara ve söylenilenlere bakıldığında kafanız karışır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara'ya gelen Yakup Kadri Karaosmanoğlu Ankara için "Bir çölün ortasında bir kaya parçasından hiçbir farkı olmayan bu şehir" ve " Bu cansız, soluk ve kirli tabiat" demektedir. Geneli için bu benzetmeleri yaptıktan sonra Karaosmanoğlu şehrin sokakları için: " suyu çekilmiş bir sel yatağı gibi kuru ve ıssız duran "; binalarının duvarları için "insana her dakika fukaralığı, sefaleti, aczi söyleyen, kâh bir uyuz deve sırtı insanın üstüne yürür gibi olan; kâh, taş kesilmiş bir kâbus gibi kafaya, en ağır, en feci, en sıkıntılı rüyaları yığan çamurdan perde"  ve Ankaralılar için de "bu kerpiç duvarlar arasında bir örümcek gibi yaşayanlar" benzetmesinde bulunmaktadır. 1882 târihli Ankara Salnâmesi'nde 38 armut cinsi yetiştiği bilgisine yer verilen; İmrahor Çayı, Ha...

Tagaddî

Başlığı okuduğunuzda İtalyanca bir kelîme olduğunu düşünüyorsunuz değil mi? Ben de öyle düşünmüş idim; ama değilmiş. Çok değil onbeş yirmi yıl önce Ankara bu kadar "genişlememiş", bu kadar yayılmamıştı. Meselâ, birkaç ünlü otobüs firmasının kendilerine ait terminalleri vardı ve bu terminaller Eskişehir yolunun Ankara'ya eriştiği noktada idi. Bunlardan birisi şu an Armada alışveriş merkezinin hemen batısında şimdi Mövenpick otelinin olduğu yerde, diğeri de yolun karşısında idi; ki bugün hâlâ duruyor. Bu ikinci özel terminalin doğusunda -yanlış hatırlamıyorsam- tek katlı bir binada bir lokanta vardı ve ismi de "Tagaddi" idi. Gelip geçerken bu lokantanın ismini her okuduğumda ismi İtalyanca zanneder, Türkçe yerine bir başka lîsanda bir isim koydukları için işletmenin sâhiplerine kızgınlık duyardım.   Ne kadar yanılmışım... Yıllar sonra tagaddî kelîmesinin "gıda" kelîmesinden gelen ve gıdalanmak, beslenmek mânâsına gelen bir kelîme olduğunu öğrendim. ...

Ankara'da "Hanlar Bölgesi"

Resim
   Târih içinde Ankara'nın Ankara Kalesi'nin eteklerinde var olduğu bilinmektedir. Kale eteklerinde birkaç yıl önce Altındağ Belediye binasının bulunduğu yerin adı Samanpazarıdır. Samanpazarı’ndan kaleye doğru tırmanmaya başlarsanız (Kuzey doğu yönünde) Ulucanlar Caddesi'nden Can Sokağa girersiniz. Biraz ileride yol ikiye ayrılır. Daha altta kalan ve sağa giden yok hâlen Can Sokak iken, solda kalan ve kaleye doğru tırmanan sokağın adı Koyunpazarı Sokağıdır. İşte bu yol ayrımının olduğu yer Koyunpazarı'dır. Koyunpazarı    Koyunpazarı sokağının başlangıcında solda Ahi Elvan Camii, Can Sokağın yüz metre kadar ilerisinde sağda ise Ahi Şerafettin Camii (Aslanhane Camii) yer alır. Koyunpazarı sokağı yaklaşık yüz metre ileride bir meydana ulaşır ki bu meydanın adı At Pazarı veya Atmeydanı'dır. At Pazarının doğusunda Ankara Kalesinin ikinci surlarının giriş kapısı yer alır. Kuzeyinden ise Gözcü Sokakla tekrar Ulus yönünde aşağıya inersiniz. İşte bu bölge "Hanl...

Azim Beşiktaş Kebapçısı - Ankara

Resim
(son güncelleme 1 Temmuz 2022) Ankara'da bir Tahtakale sokağı vardır. (*) Ulus'ta Hallaç Mahmut Camii ile Ulus Sebze ve Balık Halinin arasında küçücük bir sokaktır. Bu sokağa  Hallaç Mahmut Camii tarafından girerseniz, girişte sol tarafta Üçler Tavuk, hemen yanında da Azim Beşiktaş Kebapçısı vardır. 1952 yılında açılmış; dolayısıyla Ankara'da yaşamaya başladığımdan beri var burası. Önceleri küçücük bir mekandı. Döner ve ızgara köfte satarlardı. Aynı zamanda dükkânın sâhibi de olan Akif usta döner tezgahının başında durur, köfte ızgarasına bir başkası bakardı. O zamanlar döneri -tıpkı köfte gibi- ekmek arası servis ederlerdi. Sonraları Akif usta kendisini emekli edip işi oğluna bırakınca, dükkan genişletildi, en son da kaldırıma masalar konuldu. Herne vakit giderseniz gidin kalabalıktır; sebebi ise elbette döneridir. Ankara'da yenilebilecek en iyi döneri yapan birkaç yerden birisidir burası. Artık döneri tırnak pide ile servis ediyorlar. Şimdilerde, müşterilerinin küç...

Farkında olmadıklarımız

Resim
Kale eteklerinde kurulmuş olan târihî ya da eski Ankara'yı merak edip Samanpazarı'ndan Kale'ye çıktınız mı hiç? Eğer etrafınıza dikkatle bakarak, baktığınızı görerek çıkarsanız bu yolu, sanki onyıllarca hatta yüz yıllarca geriye gidersiniz birden. Koyunpazarı sokaktan yukarı doğru çıkarken yol ikiye ayrılır ve sağdaki yol sizi Ahi Şerafettin -ya da çok bilinen adıyla Aslanhâne- Camiine doğru götürürken, soldaki yol Pirinç Han, Çengel Han güzergahıyla sizi Atmeydanı'na götürür. Eski Ankara evleri Bu yolların üzerindeki evler, dar pancereleri, çıkma ve cumbaları, harikulâde ahşap ve demir işlemeleri, monotonluğa inat yapıları ile içinizi ısıtarak "ev"in ne olduğunu size anlatırken dükkanlar da sattıkları eşya ile zaman yolculuğuna katkı yaparlar. Rengâreng boncuklar, ipler, çeşitli tarım âletleri, taşlar, tesbihler, yatak yünü gibi şimdilerde pek rastlanmayan bu eşya gözünüzün yanında ruhunuzu da okşar. Gözü ve ruhu okşayan renkler ve nesneler ...

Ankara'da I. Millî Mimarî Üslûbundaki Eserler

Resim
Sıhhiye'den Ulus'a giderken ve Ulus'da gezerken, bâzı binalar muhakkak dikkatinizi çekmiştir: Ankara Radyosunun binası ile Numune Hastanesi binasının arasındaki Etnografya Müzesi binası ile -şimdiki- Resim ve Heykel Müzesi binası, Büyük Tiyatro'nun karşısındaki -şimdiki- Kültür ve Turizm Bakanlığı binası, Opera'dan Ulus meydanına doğru giderken sol köşe başındaki eski Osmanlı Bankası binası, 50 metre ilerideki Ziraat Bankası Binası, hemen karşısında yer alan ve eskiden Tekel binası iken şimdilerde Yunus Emre Vakfı'nı barındıran bina, biraz daha ileride Ulus'tan dışkapı yönüne giden Çankırı Caddesinin hemen sağ başındaki İş Bankası binası, Ulus meydanından batıya inen yolun hemen başında Birinci Meclis binası, yaklaşık 50 metre alt tarafta İkinci Meclis binası,  hemen karşısında Ankara Palas (Devlet Konukevi), Ankara Palas ile Osmanlı Bankası binasının arasında yer alan Evkaf Apartmanı bunlardan bâzılarıdır. Bu binaların her birisinin önünden geçerken muha...

Meşhur Ankara Dönercisi

Ulus'ta, Çıkrıkçılar yokuşunun arka paralelinde yer alan Konya Sokak'dan Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ne doğru çıkan yokuşun üzerinde, Konya Sokak ile Kardeşler sokağın köşesinde küçük bir lokanta Meşhur Ankara Dönercisi. Bütün dükkan hepi topu 25-30 metrekaredir. Birkaç sandalyeli masa ve duvar boyunca uzanan ve taburelere oturularak üzerinde yemek yenilen bir raf bütün müşteri mekânını oluşturuyor. Adından da anlaşılacağı üzere, esas olarak ve her gün döner kebap yapılan dükkanda, bâzı tencere yemekleri de bulunuyor. Her gün mercimek çorbası ve dönüşümlü olarak yapılan diğer yemekler. Bir gün ciğer, bir gün kavurma vs.. Salaş bir esnaf lokantası Meşhur Ankara Dönercisi. Zaman içinde esnaf hâricinde de müdavimleri oluşmaya başladı. Yemek yerken bunu farkediyorsunuz. Esnaf hâricindeki müşteriler artık çoğunluğu oluşturuyor denilebilir..Öyle ki, 2016 yılının kasım ayında eklediğim Meşhur Ankara Dönercisini gösteren fotoğrafa 2024 yılının ağustos ayına kadar 831 bin 677...

Çengelhan - Ankara

Resim
NOT: Bu Yazıda ve diğer yazılarımda geçen tâbir ve jargon için " Sanat Târihi ile İlgili Lügatçe " başlıklı yazıma bakabilirsiniz.      Anadolu'dan geçen ticaret yolları üzerinde, kervanların emniyetle konaklayabilmeleri ve ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için pek çok kervansaray inşa olunduğu gibi, şehirlerde de ticarî faaliyete yönelik şehiriçi hanları inşa olunmuştur. Ankara ve çevresinin dericilik, tahıl ve üzüm üretimi yanında, Ankara keçisi tiftiğinden “ sof” üretim merkezi olması sebebiyle Ankara’da da pek çok şehiriçi hanı bulunmaktaydı.      Şu an Altındağ Belediyesi binasının bulunduğu Samanpazarı’ndan kaleye doğru çıkan Koyunpazarı Sokak civarında Pirinç Han, Safran Han, Ağazâde Han, Bâlâ Hanı, Rençber Hanı, Çukurhan, Çengelhan, Yenihan, Kurşunlu Han, Mahmut Paşa Bedesteni gibi onlarca han bulunduğu için bu bölge “hanlar bölgesi” olarak, Koyunpazarı Sokağının üst ucunda yer alan meydan ise At Pazarı olarak bilinmektedir. Çengelhan, At P...

Ankara Hakkında Ne(ler) Biliyoruz?

Uzun yıllar orta kademe yöneticilik yaparak emekli olmuş bir tanıdığım, müzenin kültür hayatı için ne kadar önemli olduğundan bahsediyor, toplum olarak bu konudaki "duyarsızlığımızdan" dem vuruyordu. "Roma Hamamı'na gittin mi?" diye sordum bunun üzerine. Aldığım cevap şu oldu: "Ben hamama gitmeyi sevmiyorum." Hayatının en az 25 yılını Ankara'da yaşamış ve müzenin öneminden bahseden bu "emekli yönetici" Roma Hamamı'nı faal bir hamam olarak anlamıştı; ben de onun Roma Hamamı'na gitmediğini ve dahi "duymadığını".. Oysa, birkaç yılını Ankara'da geçiren her kişi Ankara'nın Ulus semtine yüz metre mesafedeki bu tarihî eser kalıntısının önünden en az birkaç defa geçmiştir. Yapıldığı dönemde bütün özellikleriyle bir hamam, "Roma hamamı" olan ve günümüzde  Roma Hamamı adıyla bilinen bu tarihî eser kalıntısı  aynı zamanda bir açık hava müzesidir. Diğer tarihî eser kalıntılarıyla birlikte, Ankara'nı...