Çifte Minâreli Medrese - Erzurum
Nasıl ebrû için "su üstünde nakış" deniliyorsa, Selçuklu sanatında taş işçiliği için "taşın çiçeğe tahvili" denilse gerektir.
Türkiye'de iki adet çifte minâreli medrese bulunmaktadır; bunlardan birisi Sivas'ta, diğeri ise Erzurum'dadır. Her iki medrese de İlhanlı dönemi Selçuklu eseridir. Erzurum'daki binânın bir inşâ kitâbesi ve vakfiyesi bulunmadığı için yapılış târihi ve bânisi kesin olarak belli değildir. Evliya Çelebinin dahi net bir bilgi veremediği bu konuda kafa yoranlar, yaklaşık olarak 1260'lı yıllardan 1310'lu yıllara kadar bir aralık vermektedirler. Bu Medrese hakkındaki çalışmalar arasında özellikle merhum Prof. Dr. Haluk KARAMAĞARALI hocanın "Erzurum'daki Hâtuniye Medresesi'nin Tarihi ve Bânisi Hakkında Mülâhazalar" başlıklı çalışması muhteşemidir.(1)
Erzurum'daki Çifte Minâreli Medrese, burasının Alaeddin Keykubat'ın kızı Hond Hâtun, Geyhatu'nun karısı Hand Padişah Hâtun, Mahperi Hâtun tarafından -veyâ onlar için- yaptırıldığı yolundaki iddialar (2) sebebiyle Hâtuniye Medresesi olarak da anılır. Pek çok târihî eserin bulunduğu Erzurum merkez Yakutiye ilçesinde Cumhuriyet Caddesi üzerinde ve Ulu Camiin hemen doğusundadır. Ulu Camiin Caddeye paralel ve bitişik kuzey cephesini geçtiğinizde birden karşınıza bütün haşmetiyle Çifte Minâreli Medrese çıkar. Süslü, devâsa taç kapısı, kâideleri taç kapının her iki yanından yükselen dilimli ve türkuaz çini kakmalı minâreleri, minâre kaidelerindeki figürlü kabartmaları ile bu Medreseyi gördüğünüzde ululuk hissini tadarsınız. Diğer İlhanlı dönemi Selçuklu eserlerinde olduğu gibi bu Medreseyi yaptıranların maksatlarının bu his çevresinde kesâfet kazandığı düşüncesi bende giderek daha da güçlenmektedir.
Erzurum Çifte Minâreli Medrese harikulâde güzelliği yanında, Anadolu'daki en büyük açık avlulu medresedir. (Kısaca belirtmek gerekirse sanat târihçileri tarafından medreseler, açık avulu-kapalı avlulu, tek katlı-iki katlı gibi bâzı hususlar dikkate alınarak sınıflandırılır.)
Pek çok yayında bu Medrese dört eyvanlı olarak belirtilse de, taç kapıdan avluya geçişi sağlayan tonozlu dehlizin eyvan olarak sayılmasını doğru bulmadığım için, üç eyvanlı, iki katlı ve her iki katı da revaklıdır demek daha doğrudur.
Girişin hemen sağındaki bir oda mescid olarak düzenlenmiştir. Her iki katta da doğu ve batıdaki iki eyvanın yanlarında öğrenci ve müderrisler için hücreler (odalar) bulunmaktadır.
Girişin karşısındaki ana eyvan, diğer iki eyvana göre oldukça büyüktür. Yaklaşık 16 metre derinliğinde (uzunluğunda) ve 9.3 metre yüksekliğindeki bu eyvanın, başlangıçta bu Medresenin bir parçası olmadığı, muhtemelen Saltuklu dönemi surlarından bir geçişin dehlizi olduğu, tıpkı şehir surlarının bir duvarına doğu cephesinin birleştirildiği gibi bu sur giriş dehlizinin de Medresenin ana eyvanı olarak yapıya dâhil edildiğini savunanlar bulunmaktadır.
Medrese, Erzurum şehrinin dış surlarına bitişik olarak inşâ edilmiş olup; bu sepeple plânı, doğu cephesi bakımından hafifçe asimetriktir.
Süslemeler
Hatuniye Medresesi, mimarî yapı bakımından bir bütünlüğe sâhip olsa da, süslemeler bakımından bir bütünlükten bahsetmek zordur. Gerçekten, avlu etrafındaki hücre girişlerinin süslemeleri her hücrede değişiktir. Bu değişikliği Erzurum'daki diğer bir büyük medrese olan Yakutiye'de de görmek mümkündür. Burada belirtmek gerekir ki, Hâtuniye ziyâretim esnâsında dile getirilen "süslemelerin hücre sâhibinin derecesini/mevkıisini belirtmek üzere değişik yapıldığı görüşü bana iknâ edici gelmedi. Gerçekten, her bir mimarî elemanın faklı süslenmesi uygulamasını yine Erzurum'daki Üç Künbetler'den Emir Saltuk Künbedi denilen yapının niş süslemelerinde de müşâhede ettim.
Erzurum Çifre Minaâreli Medrese ile ilgili söylenebilecek en ilginç hususlardan birisi de bitirilememiş süslemelerdir. Gerçekten, Medresenin kuzey cephesinde (girişinde) yer alan minâre kâidelerinden solda olanın alt kısmındaki süsleme yarım bırakılmıştır. Aşağıdaki resimde de görüldüğü üzere, ejder başları ile ortadaki ağacın karşılıklı alt iki yaprağı işlenmiş, ancak üstteki iki yaprak ile en üstteki çift başlı kartal deseni işlenmemiştir. Bu yarım bırakılma ile ilgili çeşitli nazariyeler ileri sürülmüş olup, Medresenin inşâ târihi zamanındaki Moğol istilâsından kaynaklı karışıklıkların buna sebep olduğu düşünülmektedir
----
Meraklısı için açıklama ve notlar
- Bu yazıda geçen teknik tâbirler için "Sanat Târihi ile İlgili Lügâtçe" başlıklı yazıma bakabilirsiniz.
(1) KARAMAĞARALI, Haluk. "Erzurum'daki Hâtuniye Medresesi'nin Tarihi ve Bânisi Hakkında Mülâhazalar", Selçuklu Araştırmaları Dergisi III, 1971 Malazgirt Zaferi Özel Sayısı, Ankara 1971.
(2) GÜRBÜZ, Osman. "Erzurum Çifte Minareli Medrese'nin Yapım Tarihi ve Bânisi Hakkında Yeni Bir Yaklaşım", A.Ü. Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, S.25, s.145-160, Erzurum, 2004.