Af için sözler
Bir karınca ordusu gibi gelen
ve bir akıncı gibi giden, kaçan
ölümcesine birden
-hâyır ben bir yalancıyım-
gene bir karınca gibi giden, kopan
Gelme demediğim ve gitme diyemediğim
-esbâb-ı mûcibesi meçhûl-
Sükûn ve celâlle tereddüdü yaşatan
-ki önceden de tanırdım-
Sığındığım ve kızdığım ve bildiğim ve
bilemediğim
Olur ve olmazların meydana gelmeye korktuğu
ey
kısacası sebeb-i
tereddüdüm ve dost-u bîteklifim
Tuz ve ekmek hakkından başka
Limon ve ıhlamur hakkı dahi aramızda bulunan
Dostum ve yoldaşım
-çün, pek uzak ve
pek kısa yollara birlikte gittiğimiz-
Yanlış zamanda ve yanlış mekânda tanıdığım
Beraber güldüğüm ehl-i dilim
Dağlar ve ovalar ardındaki dost kerre dost
Anlıyor ve biliyoruz
Öyle değil mi?
Yaşanmış üç beş buruk zamânı
Geçmiş bir zamandan
ve bir boşluktan
yaşanmamışlıktan daha başka bir isimle
anacağız
değil mi?
Henüz bilinmeyen ve kadîm zamanlardan beri
hiç bilinmemiş bir isimle
Bir sıcaklık olarak, bir sessizlik
ve kekre bir güzellik olarak...
Velhâsıl öyle ya da böyle
-anlatabilmek de zâten şart değil-
Bir kaç damla su gibi bir şey belki de?
Ya da sessizlik gibi...
Anlayabildiğimiz bir şeylerimiz olacak
Sebeb-i tereddüdüm, ehl-i dilim, yoldaşım
Olmaz zamanda bir mühr-ü hâfi bir yerlerde
duracak
İçimde bir yerlerde bir kesilmiş damardan
Bir yerlere hep boşluk dolacak..