29 Aralık 2019 Pazar

"Yanılgı"lar - Nâzım Hikmet

Birkaç gün evvel, Cem Karaca'dan bir şarkı dinliyordum. "Çok yorgunum, beni bekleme kaptan" diye başlayan. Nâzım Hikmet'in Mâvi Liman adlı şiirinini bestelemiş Cem Karaca. Şiir şöyle:

     Mâvi Liman

     Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
     Seyir defterini başkası yazsın.
     Çınarlı, kubbeli, mâvi bir liman.
     Beni o limana çıkaramazsın...

Şiire yüklenmiş hasret, hüzün ve umutsuzluk Cem Karaca'nın bestesinde de var. Diğer bâzı şiirlerinde olduğu gibi Nâzım Hikmet'in vatan hasreti -bu şiirde özel olarak, İstanbul hasreti olarak- tecessüm etmişti. Nâzım Hikmet'in bu şiiri ne zaman yazdığını merak edip internette araştırma yaparken okuduklarım, Ülkemizde çıplak gerçeklerin nasıl da çarpıtılabileceğini göstermesi açısından ilginçti. 
Şöyle yazıyordu "internet"te: "Ve şair gitgide ümidini yitirir. Hem geçirdiği kalp krizleri, hem de Türkiye hükümetinin vurdumduymazlığı karamsarlığını arttırır: 'Çok yorgunum, beni bekleme kaptan/ seyir defterini başkası yazsın./ Çınarlı, kubbeli mavi bir liman,/beni o limana çıkaramazsın...' " (1)
 Daha önce de Nâzım Hikmet'le ilgili yanıltıcı ya da yönlendirici bilgilerle karşılaşmıştım. İşte o an Nâzım Hikmet hakkındaki "yalın" gerçekler bilinsin diye hayatında yaşadığı hapis, kaçış gibi önemli olayların târihi vermek istedim; istedim çünkü Ülkemizde pek çok hususta olduğu gibi gerçekleri örterek çarpıtma geleneği de kök salmış durumda.
İşte tarihler ve gerçekler.
Nâzım Paşa'nın torunu olarak 1902'de Selanik'te doğan, 1919'da Heybeliada Bahriye Mektebi'ni bitirip stajyer güverte subayı olan ve geçirdiği hastalık sonucu 1920'de askerliğe elverişsiz olarak ayrılan Nâzım Hikmet Ran için Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı'nın internet sayfasında;
- Hakkında 11 dava açıldığı,
- İlk kez 1925 yılında yargılandığı,
- Daha sonra, neredeyse iki yılda bir mahkeme önüne çıktığı, bâzı yıllarda ise, iki hatta üç kez yargılandığı,
- Hakkındaki son yargılamanın 1938 yılında yapıldığı,
- Bu yargılamalara bağlı olarak toplam otuz dört yıla yakın ağır hapis cezasına mahkûm edildiği,
- Bu cezaların yalnızca on altı yıla yakınının infaz edildiği -yâni 16 yıla yakın hapiste yattığı-,
Bilgileri mevcut. (2)
Nâzım Hikmet,
- 1950'de seçimi kazanan Demokrat Parti'nin çıkardığı af kanunuyla serbest kalır.
- 1951'de Romanya üzerinden Sovyetler Birliği'ne kaçar. 
- 25.07.1951 tarihli ve 3/13401 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla Türk vatandaşlığından çıkarılır.
- 1962'de Sovyetler Birliği pasaportu verilir.
- 3 Haziran 1963'te Moskova'da ölür.
- Bakanlar Kurulu'nun 05.01.2009 tarihli ve 2009/14540 sayılı Kararıyla Türk Vatandaşlığı'ndan çıkarılması yolundaki karar kaldırılır ve böylece yeniden Türk vatandaşlığını kazanır. (3)
Nâzım Hikmet, Sovyetler Birliği'ne kaçtığında Cumhuriyet Gazetesi, 12 Temmuz 1951'de yayınlanan nüshasında, Nâzım Hikmet'in bir resmini basar ve şunları yazar: "Sovyetler, Nazım Hikmetin Moskovada aldırdıkları boy boy, şekil şekil resimlerini bütün dünya fotograf ajanslarına dağıtmaya başlamışlardır. Yukarıda gördüğünüz resim, bunlardan birisie. Bu fotografı sütunlarımıza geçirirken şair Eşrefin Abdülhamide yaptığı tavsiye aklımıza geliyor. Bu tavsiye 'resmini teksir ettirip dağıt ki millet doya doya yüzüne tükürsün' mealindedir. Biz de yukarıki resmi Nazım hesabına aynı gaye ile basmış bulunuyoruz."



Ne denilebilir ki...

---
(1) https://bianet.org/biamag/kultur/135379-sair-in-cinarli-kubbeli-mavi-limani
(2) https://www.nazimhikmet.org.tr/nazim-hikmet/davalari/
(3) 10.01.2009 tarihli ve 27106 sayılı Resmî Gazete 
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2009/01/20090110-5.htm

Kebapçı Hacı Halit - Diyarbakır

  Diyarbakır Ulu Camiini ziyaretim esnasında acıkınca, etraftaki birkaç esnafa yemek yiyebileceğim iyi bir esnaf lokantası sordum ve hepsind...