Tekir (Akçatekir) Yaylası - Adana

                                                                            

Güney Anadolu'ya kısmî ve küçük bir gezi yapma fikri kafamızda doğup olgunlaştığında, ana hatlarıyla seyahat güzergâhımız şöyleydi: Ankara'dan yola çıkıp Tekir Yaylasında kısa bir müddet kaldıktan sonra -bir künefe kaçamağı için Mersin şehir merkezi sayılmazsa- Kanlıdivân Ören Yeri ile Cennet ve Cehennem çukurlarına birer buçuk saatlik birer uğramadan sonra Bozyazı'ya varmak ve ertesi gün de Bozyazı - Anamur yaylalarını dolaşmak.

İlk durağımız için Ankara Çevre Yolu'ndan Ankara-Niğde Otoyolu'na çıktık. Aldığı geçiş ücretini sonuna kadar hakeden bir otoyol burası. Otoyolun Akçatekir sapağından çıkarak ilk merhalemize ulaştık: Akçatekir. Adana'nın Pozantı İlçesi'ne bağlı bir yerleşim yeri. Otoyol üzerinden Ankara'ya uzaklığı 410km. Eğer otoyol üzerinden ücret ödeyerek gitmek istemiyorsanız D750 devlet yolu üzerinden de ulaşım mümkün.

Otoyolların olmadığı zamanlarda Adana-Nevşehir yolculuklarımı yaptığım eski yolun içinden geçtiği yayla köyünün adı Tekir, yaylanın adı da Tekir Yaylası idi. Tekir'in  kuzeye, Tekir'den daha kuzeyde bulunan Akça isimli köyün ise güneye doğru büyüyerek birleşmesinden sonra bu yerleşimin adı Akçatekir olmuş. Bu arada, Kayseri'de ve Sinop'ta da Tekir isimli yaylaların bulunduğunu belirtelim.

Toros Dağlarında kuzey güney ekseninde uzanan ortalama 1.200 metre râkımlı bir vâdide Akçatekir yerleşimi. Vâdinin kenarında yükselen dağlar ise zirve noktasında batıda 1.800m., doğuda 2.000 metre râkıma kadar yükseliyor. Nüfus ve yerleşim arttıkça vâdinin kuzey ve güney eteklerinde daha yüksek yerlere de evler yapılmaya başlanılmış. Benim kaldığım doğu yamaçtaki evin bulunduğu yer vâdiye göre 150 metre daha yüksekte idi. Sıcaklığın yaz aylarında 40 dereceye ulaştığı, nem seviyesinin %70-80'lerde olduğu güney illerimizde yaşayanlar için yazları hoşça kaçamak yerlerinden birisi Akçatekir. 

Akçatekir yerleşimi - Doğu yamaçtan görünüş

Faruk Nafiz'in "Han Duvarları" Şiirini hatırlatan Toros Dağları

Akçatekir'in üzerinde yeraldığı vâdi Toros Dağlarına ait olduğundan olsa gerek, yukarıda fotografta görülen uzayıp giden dağlar bana Faruk Nâfiz Çamlıbel'in Han Duvarları şiirindeki "Arkada zincirlenen yüksek Toros Dağları"  mısrâını hatırlattı. Gerçekten de Toros dağları hiç bitmeyecekmiş  gibi uzayıp giden bir zincir hissi uyandırıyor insanda. 
Yol kenarlarında ulu çınarlar var. Yamaçlarda ise, az miktarda çamla birlikte sedir ve ardıç ağaçları mevcut. Evlerin bahçelerinde pek çok cins meyve ağacı görmek mümkün. Erik, elma, ayva, kiraz,  ahududu ve gölgesi yeşil bir ışık seli sunan ceviz ağaçları ile üzüm asmaları gördüm.

Akçatekir'de, İmamoğlu ilçesi eski belediye başkanı Gazi Adamhasan'ın evine misâfir olduk. Yaylanın güzelliği bir yana, hâtırşinas ve misâfirperver ev sâhiplerimizin fevkalâde hoş ağırlaması sebebiyle bir gece kalmayı hesapladığımız Akçatekir'de tam 3 gece konakladık.
Serin, kuru ve temiz havası, insanın bedenini değil ruhunu da serinleten o lâtif esintisini anlatmak mümkün değil; illâ ki yaşamak ve hissetmek gerek. Hele o rüzgârın ağaçlarda meydana getirdiği uğultulu hışırtı yok mu... Yaşadığınız zamânı binle çarparak uzatıyor âdeta. Gündüzleri berrak ve masmâvi gökyüzünde parlayan güneşin ışıkları, altında durduğunuz ağacın dallarından süzülürken yeşile kesiyor ve yeşille hem-hâl oluyorsunuz.
Ünlü şarkıcı Murat Kekilli'nin de burada bir evi var. Eğer evde ise, gelip geçenlerle selamlaştığını görebilirsiniz.
Bedenen ve rûhen dinlenmek üzere gidilmesi gereken yerlerden birisi Akçatekir Yaylası.

  
Kaldığımız evden batıya ve doğuya bakış

  
Gündüz yeşil ışıkla yıkanan yayla evlerinde akşam üstleri bir renk cümbüşü başlıyor.

Tagaddi
Hani bir söz vardır: "İnsanlar ikiye ayrılır. Yaşamak için yiyenler ve yemek için yaşayanlar." diye. Ben -mâlumunuz- ikinci kısımdan olduğum için geldiğim yerlerde muhakkak gıda maddeleri araştırmaya ve tatmaya ayrı bir önem veririm. Yayla denildiğinde ilk akla gelen -veya benim aklıma gelen- ettir. Bunun "subliminal"  sebebi geçmiş yolculuklarımda saklıdır. Meselâ Adana - Nevşehir yolculuklarımda Tekir'den geçerken yol kenarında ağaca asılmış etler ve dibinde de mangallar görürdüm. Şimdilerde -sebebi muhtelif ve tarafımca meçhul- ağaca asılmış et pek kalmadı. Ama yaylanın bulunduğu coğrafî yere göre keçi veya kuzu eti makbûldür. Akdeniz bölgesinde sâhile nisbeten yakın yaylalarda yağı az ve hafif olduğu ve elbette kekik ve diğer râyihalı bitkilerle beslendiği için keçi eti tercih edilir. Tekir gibi Akdeniz ile İç Anadolu sınırındaki yaylalarda kuzu eti daha makbuldür. Eğer et seçimi konusunda tecrübeli değilseniz, eti alacağınız kasaba eti niçin aldığınızı söylerseniz size yardımcı olacak ve ona göre hayvanın uygun bölgesinin etini verecektir. Fırınlarda, ekmek ve pide satılıyor olmakla berâber, pidenin istediğiniz kıvamda ve kalınlıkta olması için fırınlara ayrıntılı sipariş vermeniz de mümkündür.
Suya gelince.. Yaylalarda genellikle dağlarda eriyen kar suyu bulunduğu cihetle, yediklerinizi hazmını kolaylaştıracak içimi son derece hoş ve buz gibi pınarlar bulabilirsiniz. Meselâ Akçatekirin doğu taraftaki yamacında sedir ve ardıç ağaçlarının arasında Müftü Yurdu adlı bir pınar var. Son derece tatlı ve oldukça soğuk olan suyu asla insanda şişkinlik yapmıyor. Aranıp bulunası ve suyu içilesi bir hoş pınar.

Akçatekir yerleşiminde ana cadde

    
Akçatekir'de yayla evleri
Güneş, temiz hava, serin gölgeler, soğuk ve tattlı sular, yalçın dağlar ve ulu ağaçlar... Bunların hepsini bir arada bulabileceğiniz ve kelîmenin tam mânasıyla "yayla" olan bir yayla Akçatekir. Güzel Ülkemizin bu lâtif beldesine uğrayıp gezmek ve en azından bir gece serin gece esintileriyle tanış olmak hayatınıza değer katacaktır.
Akçatekir'de yayla evleri

Akşamüstü rengârenk dağlar

Dallarda ayvalar

Asmalarda üzümler
----
 (Aksi belirtilmedikçe fotograflar bize aittir)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mardin

Bozyazı - Mersin

Ankara'da "Hanlar Bölgesi"