Belemedik Tabiat Parkı - Adana

Adana'nın Pozantı ilçesinden, -araba yolu ile- 12 km. uzakta bir mesîre yeri var: Belemedik Tabiat Parkı. Pozantı'dan, tren yoluna ve Çakıtsuyu Çayı'na paralel Belemedik Köyü Yolu ile ulaşabileceğiniz Belemedik Tabiat Parkı dağlar arasındaki 700 metre râkımlı tabiî bir düzlükte bulunuyor. Burası hakkında internette pek çok bilgiye ve fotograflara ulaşmak mümkün. Bunlar arasında en öne çıkanı Pozantı Kaymakamlığı'nın bu Park hakkındaki sayfası. Hemen belirtmek gerek ki, burası için Belemedik Tabiat Parkı'ndan başka çeşitli vasıflandırıcı isimler de kullanılıyor: Belemedik Vâdisi, Belemedik Yaylası, Belemedik Piknik Alanı gibi. Karavan ile seyahat meraklıları için, -genişçe bir düzlüğe sâhip olması hasebiyle- karavan ile kalmaya müsait bir yer olduğunu da belirtelim.

Mesîre alanının doğu tarafı
Mesîre alanının batı tarafı

Birinci Dünya Savaşı yıllarında, "müttefikimiz" (!) Almanlar burada bir demiryolu tesisi kurmuşlar. Alanda yer alan bir panoda bu Alman idâreci ve teknik ekibin güneşten solmaya yüz tutmuş fotografları var. Ayrıca burada çalıştırılan İngiliz savaş esirlerinin de. Elbette bir trenle burayı ziyâret eden "küçük başarıların, büyük başarısızlıkların adamı"  (1) "dâmâd-ı şehriyâri" Enver Paşa'nın fotografını unutmamak gerekiyor.

Düzlükte, Alman idâreci ve teknik ekip ile diğer çalışanlar için yapılmış taş binaların ve tren teknik yapılarının duvarları, -İmparatorluk geçmişimizin mâceralarını hatırlatırcasına- hâlen sağlam şekilde duruyor.

 Alman idâreciler için yapılmış binâ kalıntıları

Görenlerce, Belemedik Tabiat Parkının sonbaharda bir renk cümbüşü sergilediği belirtiliyor. Programımızda olmamasına rağmen uğradığımız dağlar arasındaki bu mesîre yerine sonbaharda bir seyahat daha yapmayı ümit ederek, bu sefer yeşilin bin tonu ile yetiniyoruz. Toros Dağları mücâvir alanında bulunan pek çok yerleşim yerinde, vâdide ve düzlüğün etrafında yeşil orman sahaları yanında çıplak tepeler de görürsünüz. Bu çıplaklık, belli bir râkımın üstünde ağaç yetişmemesinden kaynaklansa gerektir. Aslında bu çıplak tepeler dağların haşmetini ormanla kaplı olanlara nazaran -şişkin adaleli bir heykel gibi- daha çok hissetttiriyor. Bir yandan da çıplak tepeler içimdeki "Türkistan bozkır hasreti"ni okşuyor gizliden...

Alanda pek çok ulu çınar var. Bunlardan birisi tam 547 yıllık bir "anıt" ağaç. İlk öğrendiğinizde sıradan bir şeymiş gibi geliyor. Oysa birazcık derinlemesine düşününce târih tünelinde neler var neler...Bu düşüncelerle bir müddet huşû içinde kalakaldım önünde. Düşündüm de bu ağaç, İstanbul fethedildikten 24 sene sonra filizlenmiş. Henüz 15 yaşında genç bir çınar iken iken Kristof Kolomb Amerika'ya ayak basmış... Osmanlı İmparatorluğunun 30 padişahı devrinde dimdik ayakta imiş... İki dünya savaşı geçirmiş... Mustafa Kemal Atatürk doğduğunda ve öldüğünde de ayakta imiş. Kendinizden pay biçecek olursanız kaç ecdadınızın doğumunda ayakta imiş.

İşte bu yüzden bütün çınarlar gibi bu çınar da ulu ve kutlu...

547 yıllık ulu çınar ağacı

Alandaki çınarlar

Çınarların pek içaçıcı olmayan hâli (Fotograf: Önder Peker)

Ancak, çınarların bir kısmının -yukarıda yer alan fotograftan da anlaşılabileceği üzere, bakımsızlıktan mı yoksa hastalıktan mı- pek sağlıklı görünmediği üzüntüyle müşâhade ediliyor.

Alanda ayrıca küçük  bir çocuk parkı ile bir lokanta da bulunuyor. Burada yemek yiyebileceğiniz gibi, demlikle çay siparişi de verebiliyor, mâvi gök ve yeşil tabiatla kuşatılmış hâldeyken çayınızı âfiyetle içebiliyorsunuz.

Bu hâliyle tabiatın târihle birarada bulunduğu bir cennet parçası Belemedik Tabiat Parkı. Yeşil hâli böylesine güzelse, sohbahardaki rengarenk cümbüşlü hâli kimbilir nasıl da hârikulâdedir. Hep söylüyorum, böyle güzel yerlere yolunuz muhakkak düşsün. Hayâtı anlamlandıran ona kattığımız farklı güzellikler, dağarcığımızda konservesini biriktirdiğimiz zaman dilimleri değil midir...

Bir düşünün, yanıbaşımızda böyle güzellikler saklı iken arabalarımızı deli gibi sürerek bir ân önce gideceğimiz yere ulaşmak için nasıl da çabalıyoruz. Ancak şunu unutmamak gerekiyor: Bu güzellikleri görerek de yaşayabilirsiniz, yanından geçip giderek de. Hangi şekilde yaşayacağınız size kalmış. Ben görerek yaşamayı seçtim; sonbaharını da göreceğim inşaallah Belemedik'in.


Lokantanın bulunduğu kuzeybatı köşesinden bir görünüm


Belemedik'te yeşilin bin tonu

Trenler için yapılmış teknik bir yapı ve arkasında kuyu kalıntısı (Fotograf: Önder Peker)


Alanda bulunan lokanta - çay bahçesinde müşteriler (Fotograf: Önder Peker)



Alan hakkında bilgi veren pano (Fotograf: Önder Peker)
Alan hakkında bilgi veren pano (Fotograf: Önder Peker)


---
Dipnotlar ve meraklısına  notlar:
(1) İfâde Beşir Ayvazoğlu'na aittir. (Ayvazoğlu, Beşir. Sîretler ve Sûretler. Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2000. s:25)
Dâmâd-ı şehriyâri: Osmanlı hânedânından bir sultan ile evlenen erkeğe verilen unvan.

(Aksi belirtilmedikçe fotograflar bize aittir)


Bu blogdaki popüler yayınlar

Mardin

Bozyazı - Mersin

Ankara'da "Hanlar Bölgesi"