Bozyazı - Mersin

Mersin'e bağlı ve Türkiye'nin neredeyse en güneyinde yer alan, Akdenizin kenarındaki bu küçük ilçe  ismiyle gayrı-müsemma bir yer; zira mâvinin kenarında yeşilliğin hüküm sürdüğü bir yer burası.

Nasıl gidilir?

Bozyazı, Mersin Antalya karayolu (D400) üzerinde. Antalya yönünden ve Mersin yönünden karayolu ulaşımı mümkün. Mersin-Bozyazı arası 212 km., Antalya-Bozyazı arası 268 km. Ayrıca Konya Karaman tarafından gelip Mut, Gülnar, Aydıncık yolundan ulaşmak da mümkün. Konya Karaman yolundan gidildiğinde Ankara'ya 565 km. Gazipaşa havalimanı'na uçakla gidip sonra 90 km. doğu yönünde karayoluyla gidilerek de ulaşılabilinir Bozyazı'ya.

Tarih

Bozyazı Belediyesi'nin internet sayfasında yer alan bilgilere göre burasının M.Ö.3. binyılda Luwi kavimlerinin yaşadığı Tarhundaşşa Kralığının sınırları içinde bulunduğu,  Asurlular zamanında bölgeye Queadı adının verildiği, M.Ö.7. yy.da bir Samos kolonisi olduğu, 7. ve 6.yy.'da Fenikelilerle ticaret yapan önemli bir liman kenti olduğu, daha sonra Roma döneminde Kommagene Krallığına verildiği, M.S.260’dan sonra kıyıların Pers ordularının eline geçtiği, bilahare Doğu Roma egemenliğinde kaldığı, nihayet 1228'de 1. Alaaddin Keykubat zamanında Selçukluların ve daha sonra Karamanoğulları’nın hâkimiyetine girdiği, 1487 yılından itibaren de Osmanlı topraklarına katıldığı belirtilmektedir.

Buradaki eski yerleşim yerinin Nagidos ismiyle anıldığını da belirtelim.

Bu bilgilere göre Nagidos yerleşiminin, Akdeniz deniz ticâret yolu üzerinde bir yer olması hasebiyle kozmopolit bir yapıda olması gerektir.

Bozyazı - Doğu tarafından şehrin görünümü

Paşabeleni Tepesi

Paşabeleni Tepesi'nden Nagidos Adası

Şehrin merkezinde yer alan ve Paşabeleni adı verilen tepede ve bu tepenin karşısında yer alan küçük adada Nagidos antik kenti kalıntıları bulunmaktadır. Kimileri savunma refleksiyle açıklasa da, eski yerleşim yerlerinin yüksek tepe yamaçlarında olmasını, eskilerin hayatın özüne bizlerden daha yakın oluşuyla açıklamayı daha doğru buluyorum. Zira, tepe yamaçlarında evler biribirinin önünü kapatmaz. Böylece her bir ev güneşten, rüzgardan ve manzaradan faydalanmış olur. Bir de şimdiki Bozyazı yerleşmesine bakıyorum da... Dağların çevrelediği bir düzlükte yapılan evler ne denizi görebiliyor, ne yakıcı yaz sıcağında rüzgar alabiliyor. Üstüne üstlük verimli tarım arazileri betonla kaplanıyor. Oysa bu düzlüğe hâkim tepelerin yamaçlarına yapılmış olsaydı evler, her bir evin deniz manzarası olur, her bir ev diğer evlerin arasında boğulmaz ve her bir ev tatlı rüzgarlarla buluşurdu.

Düzlüğe ev yapmanın yanında, betona karşı da dayanılmaz bir arzumuz var. Oysa bölgede bolca bulunabilen taşla yapılan evler ne kadar güzel olurdu. Nitekim geçmişten kalan birkaç "betondan münezzeh" eve tesadüf ettim. Aşağıda fotograflarını göreceğiniz bu evler taştan yapılmış. Yapımında bağdadî, hımış gibi teknikler kullanılmış, ahşap cumbalarında, ahşap pencere korkuluklarında ve ahşap kepenklerinde sanatkarâne birer üslûp kullanılmış. Hatta bacaları bile özenip bezenilerek yapılmış. Bu evler ne yazık ki yıkılmaya terkedilmiş. Birkaç yıl sonra bunların yerinde de betondan çirkin binaların yükseldiğini göreceğimiz neredeyse kesin.

Bozyazı merkezde, Merkez Camii'nin hemen karşısında yer alan 3 katlı ev

Bozyazı merkezde, Merkez Camii'nin hemen karşısında yer alan 3 katlı evin bir başka görünümü

Bozyazı merkezde, Merkez Camii'nin hemen karşısında yer alan 3 katlı evin bir başka görünümü

Paşabelenin'nden iniş yolunda sağ taraftaki metruk ev


Paşabelenin'nden iniş yolunda sağ taraftaki metruk ev

"Makıf" olarak bilinen yerde Hocacıkoğlunun evi

"Makıf" olarak bilinen yerde Hocacıkoğlunun evi
(Bu evin cephesine büyük bir siyasî parti afişi asıldığından, evin cepheden tam bir fotografını çekemedim)

Hocacıkoğlunun evinin cumbası

Hocacıkoğlunun evinden kepenkler

Merkezdeki 3 katlı evin çatı saçağından ayrıntı

  
Paşabeleni'nden inerken yolun sağındaki evin bacaları

Paşabeleni'nden inerken yolun sağındaki evin ocağı

Hocacıkoğlunun evinden pencere ayrıntısı

Bozyazı'da en ilginç yapılardan birisi Merkez Camii. Deniz kenarına yapılmış bu Cami, ilginç minareleri ve ferah iç yapısıyla mutlaka görülmesi gereken bir yer.
Bozyazı'da tabii güzelliklerin yanında birçok tarihî eseri görmek de mümkün. Bunlardan belki de en önemlisi şehrin doğu tarafında 150 metre râkımlı bir tepede bulunan Softa Kalesi. Henüz tepeye çıkarak gezemediğim bu kalenin ve diğer bâzı yerlerin bilgilerini ve fotograflarını gezdikten sonra ilâve edeceğim.
Batıya doğru şehri gezdikçe eski bir yapının tonozlu kalıntısına, bir su kemeri yıkıntısına veya bir sütun parçasına rastgelmeniz çok muhtemel. Henüz vahşî turizmin keşfedemediği Bozyazı hâlen, yörüklerin oturduğu bir Akdeniz köyünün özelliklerini kısmen de olsa taşıyor.
Vahşî turizm keşfedemese de, denizi gerçek anlamda sevmeyen, onu bir "çimme aracı", kenarında ev sâhibi olmayı mârifet sayanlarca ne yazık ki Bozyazı'nın deniz kenarı betonla boğulmuş ve "site"lerle doldurulmuş durumda.

Tagaddi
Akdeniz kenarında yeralmasına rağmen, başta balık olmak üzere deniz ürünleri Bozyazı'nın yemek kültüründe pek yer almaz. Diğer taraftan Bozyazı'ya mahsus bir yemek de bulunmaz. Bunun yerine bölgede çok bilinen bulgur esaslı batırık adlı bir soğuk yemek Bozyazı'da da bilinir ve sevilerek yenilir. Ancak bir lokantaya gidip batırık istemeniz de mümkün değildir. Sulu bir kısır olarak düşünebileceğiniz batırığa ezilmiş -veya ince dövülmüş- yer fıstığı ilâvesi batırığı kısırdan ayırır.
Ayrıca, yaylalarında "davar" olarak isimlendirilen keçi etinin pirzola ve şiş kebap olarak bulunabileceğini bilin. Eğer bu yaylalara yolunuz düşerse muhakkak keçi etinin tadına bakmanızı öneririm.

---
(Aksi belirtilmedikçe fotograflar bize aittir)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mardin

Uzun Bir Tren Yolculuğu