Dostlarla da yollar ayrılıyor bir bir
Otuzbeş yaşı ömrün ortası olarak gören ama kırk altı yaşında ölen Cahit Sıtkı Tarancı meşhur şiirinde diyor ki:
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
47 - 48 sene önce. Adana Kozan'da çalışıyordum. Aynı evi paylaştığımız ev arkadaşım, benim tanımadığım bir arkadaşıyla buluşmak üzere Adana'ya gitmeyi teklif etti, "Sizi tanıştırayım" diyerek. Arkadaşının adı Ziya imiş, okuldan arkadaşıymış.
Adana'ya vardık, Vilayet semtinde bir kahvehânede oturduk ve tanımadığım Ziya'yı beklemeye başladık. Ev arkadaşımın yüzü kapıya dönük, benimse sırtım. Şuradan buradan laflarken ev arkadaşımın yüzünde bir tebessüm belirdi; sonra da benim ensemde bir tokat şakladı. Ev arkadaşımın tebessümü bir kahkaha tufanına dönerken aniden arkama döndüm. Tanımadığım birisi gülüyor. Ancak, benim yüzümü görünce yüzündeki gülme birden kayboldu ve neye uğradığını şaşırmış ve suçluluk duyan bir ifâdeye dönüverdi. Bu arada ev arkadaşım gülmekten kıpkırmızı kesilmişti. Gülmekten kendini birazcık aldığında "tanıştırayım Ziya" diyebildi. Kızsam mı, ben de ona bir tokat mı aşketsem bilemeden Ziya elini uzattı ve gayrıihtiyari elini sıktım.
İşin aslı biraz sonra anlaşılmıştı. Sırtım kapıya dönük oturduğum için Ziya arkadan beni bir müşterek tanıdıklarına benzetmiş ve kendince bir el şakası yapmak istemişti. Böylece tanıştık Ziya ile. Tıpkı ev arkadaşım gibi Keçiören Çevre Sağlığı Koleji'nden mezun edilmiş bir çevre sağlığı teknisyeni idi. Daha sonra öğretmen oldu. Gittikçe seyrekleşen şekilde birkaç defa daha görüştük. Bayram ve seyranlarda tebrikleştik.
Bugün evde otururken Ziya'dan bir ileti aldım. Babasının vefatını haber veriyordu. İçimden Allah rahmet eylesin diye geçiririp baş sağlığı için Ziya'yı aramak düşüncesi şekillenirken, zihnimin geri planında bir ses "bir daha oku şu iletiyi" diyordu. Tekrar okudum. Aman Allahım! "Babamız Ziya vefat etmiştir." diyordu. Belli ki çocukları uzaktaki tanıdıklarına böylece haber vermek istemişlerdi.
Birden neredeyse yarım asır öncesine gittim... Enseme tokat şaplatarak tanıştığım Ziya'nın çekik gözlü gülümseyen yüzü geldi gözlerimin önüne silik de olsa... Cahit Sıtkı'nın kor gibi mısraları düştü aklıma ve içimde sonbaharı hissettim birden...
Ne de doğruydu şiirde söylenen! Birileriyle yollarımız kesişiyor, arkadaş ve sonra dost oluyoruz.. Sonra hayat yollarınızı ayırıyor. Her birimizi bir yana savuruyor. Sonra da sonbaharımız başlıyor ve sararıp düşen yapraklar misali yol ayrılıklarımız "dönülmez" levhalalı çıkmaz sokaklarda neticelenen hikâyelere tahvil oluyor.
Merhum Abdurrahim Karakoç'un dediği gibi "Düzen böyle bu gemide."
Mekânın Cennet olsun Ziya. Zamansız bir mekânda görüşmek üzere şimdilik hoşçakal.