Habersiz geçen baharlar
Çocukluk ve gençlik yıllarımda köyümde yaşadığım ilkbaharları yazmak için oturmuştum masaya. Gözlerimi kapatıp uzak yıllar ötesini hayalimde canlandırıyordum. Ve içine o yılların hasreti sinmiş şu satırlar dökülüyordu kalemimden: "Güneş kuşluk vaktini geçmiş, tende sıcak ısırışlar yapacak kadar yükselmişti. Vâdi, kayısı çiçeklerinden tozpenbe bir örtüyle sarmalanmıştı. Çiçeklerin târifsiz kokusu ruhu esritiyordu. Uzaklarda, çok uzaklarda Kızılırmak ilkbaharın hüküm sürdüğü düzlüklerde altın bir şerit gibi parlıyor, Hasandağı'nın karlı zirvesi puslu bir mâviliğin içinden kendini gösteriyordu. Yakın ve uzak biraradaydı velhâsıl." Bunları yazarken birden irkilerek şimdiki zamana geldim... Bu defa da şu satırlar döküldü kalemimden: Ahmet Muhip Dranas "Serenad" adlı şiirinde der ki; Geçiyorum mevsim gibi kapından Gözlerimde bulut, saçlarımda çiğ. Kapımızdan bir ilkbahar daha geçiyor ve biz farkında değiliz. Farkında olmadığımız diğer pek çok şey gibi... Yeşile gö...